TÜM HABERLER

TÜM HABERLER

Sigortix.com - Sigorta Acentelerinin Gücü

www.sigortix.com Web Sitesi 01.10.2014 tarihi itibarı ile yayına başlamıştır. Müşterileri Sigorta Acentelerini neden tercih etmeleri gerektiği konusunda bilgilendiren ve Sitedeki Üye Sigorta Acentelerine müşteri yönlendirmesi yapan Sigortix Sigorta Acentelerinden yoğun ilgi görmüştür. Amacımız yapılacak reklam çalışmaları ile Sigorta Acentelerine gereken ilgiyi ve alakayı çekebilmek ve Sigorta işlemleri için Müşterileri Sigortix vasıtası ile en yakın Sigorta Acentesine yönlendirebilmektir. Web Sitesinde bulunan Teklif formunu dolduran müşterilerin bilgileri seçtikleri il ve ilçedeki en yakın acenteye yönlendirilmekte ve Sigorta Acentesinden herhangi bir komisyon alınmamaktadır. Müşteriler Site üzerinden İl ve İlçe seçimi yaparak o ilçedeki Sigorta Acentelerinin de tüm iletişim bilgilerine kolayca ulaşabilmektedir. Sayfa son derece sade, kolay kullanımlı, Güncel bilgiler içermekte ve reklamsız olarak hizmet vermektedir. Neden Sigortix? Çünkü, Sigorta işi uzmanlık işidir. Bu konunun uzmanları konu hakkında uzmanlık eğitimi almış olan Sigorta Acenteleridir. Bir Sigorta Acentesi sizin ne ihtiyacınız olduğunu kolayca anlar ve sizin ihtiyacınız olan şartlara uygun poliçeyi size verir. Sigorta Acentesi Kaza veya kötü gününüzde anında yanınızdadır. Sizin için uğraşır, size yol göstererek hasarınızı karşılamanız için gereken her türlü çalışmayı yapar. Bir Sigorta Acentesine Cep telefonundan 7 Gün 24 Saat ulaşabilirsiniz. Zaman kavramları yoktur. En iyi hizmeti almanız için uğraşırlar. UNUTMAYIN SİZE EN KALİTELİ HİZMETİ VE EN UYGUN FİYATI BİR SİGORTA ACENTESİ VERİR.

Tarım sigortaları 6 yılda 8 kat BÜYÜDÜ

TARSİM, 2012 yılı faaliyet raporunu açıkladı. Rapora göre, 2012 yılında poliçe adedinde yüzde 26,6, sigorta bedelinde yüzde 35,9, prim üretiminde ise yuzde 13,3 artış görüldü. 2006-2007 yıllarında üretime başlanan devlet destekli tarım sigortasında, TARSİM’in her geçen yıl yeni teminatlar eklemesiyle sigortalılık oranı arttı. Branşlara eklenen her teminatla çiftçinin sigortaya olan yaklaşımı olumlu yönde değişinken. 2006-2007’de 64 milyon 103 bin lira olan prim üretimi 2012 yılında 499 milyon 348 bin liraya yükseldi. Devlet destekli tarım sigortacılığının Türkiye’deki temsilcisi TARSİM, 2012 yılı faaliyet raporunu açıkladı. Rapora göre 2012 yılında poliçe adedinde yüzde 26,6 oranında artış yaşandı, bu rakam 2011 yılında yüzde 58’di. 2011 yılında yüzde 75 artış gösteren sigorta bedelinde 2012’de yüzde 35,9 oranında artış görüldü ama bu artış 2011 ile kıyaslandığında bir düşüş olarak da görülebilir. 2011 yılında prim üretiminde yüzde 138 olan büyüme oranı 2012 yılında yüzde 13,3’te kaldı. 2012 yılında sigorta bedelinin branşlara göre dağılımıysa şöyle: Bitkisel Ürün yüzde 58,2, Büyükbaş Hayvan Hayat yüzde 21,4, Sera yüzde 13,9, Su Ürünleri Hayat yüzde 3,4, Küçükbaş Hayvan Hayat yüzde 2,1, Kümes Hayvanları Hayat sigorta bedeli ise yüzde 1. Raporda branşlara göre prim üretiminin dağılımıysa şu şekilde veriliyor: Bitkisel Ürün yüzde 54,6, Büyükbaş Hayvan Hayat yüzde 34, Küçükbaş Hayvan Hayat yüzde 5,1, Sera yüzde 3,1, Su Ürünleri Hayat yüzde 2,7, Kümes Hayvanları Hayat yüzde 0,5. Poliçe dağılımında da rakamlar şu şekilde kaydedildi: Bitkisel Ürün yüzde 93,2, Büyükbaş Hayvan Hayat yüzde 4, Sera yüzde 1,9, Küçükbaş Hayvan Hayat yüzde 0,9, Su Ürünleri Hayat yüzde 0,01, Kümes Hayvanları Hayat yüzde 0,03. Bunların yanı sıra, raporda, 2012’de ödenen hasarların branşlara göre dağılımı şöyle aktarılıyor: Büyükbaş Hayvan Hayat yüzde 53,2, Bitkisel Ürün yüzde 40,5, Sera yüzde 5,4, Küçükbaş Hayvan Hayat yüzde 0,8, Su Ürünleri Hayat yüzde 0,1, Kümes Hayvanları Hayat yüzde 0,01. Bitkisel Ürün Sigortası’nın Yıllar İtibarıyla Gelişimi 2007 yılında üretimine başlanan bitkisel ürün sigortasında en çok artış 2011 yılında gözlemleniyor. Öyle ki bu branş 2011’de yüzde 161 gibi çok iyi bir rakam yakalıyor. 2012 yılında bitkisel ürün sigortasında prim üretiminde en çok artış yüzde 15,9 ile Malatya ilinde oluyor. İl bazında poliçe dağılımındaysa yüzde 10,5 ile Tekirdağ birinci. Ürün bazında sigorta bedelini en çok artıransa yüzde 26,9 ile buğday oluyor. Prim üretimi dağılımında ürün bazında yüzde 19,4 ile kayısı ilk sıraya oturuyor fakat poliçe sayısı dağılımında yüzde 42,9 ile buğday birinci oluyor. Ödenen hasarlardan en yüksek oran yüzde 16,6 ile buğday, ödenen hasarların nedenine göre en yüksek hasar sebebi yüzde 73,7 ile dolu yağışından kaynaklanıyor. Sera Sigortası’nın yıllar itibarıyla gelişimi Poliçe üretimine 2006 yılının ikinci yarısından itibaren başlanan Sera Sigortaları’nın 2012’deki toplam prim üretimindeki payı 3,1. Sera sigortaları poliçe adedinde en çok artış 2012 yılında yüzde 121 oldu. Sigorta bedelinde ve prim üretiminde en çok artış 2011 yılında gerçekleşti. Küçükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nın yıllar itibarıyla gelişimi 2011 yılında kesilmeye başlanan Küçükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nın 2012’de toplam prim üretimindeki payı yüzde 5,1. 2012 yılında bu branş poliçe adedinde yüzde 271, sigorta bedelinde yüzde 322, prim üretimindeyse yüzde 302 artış yakaladı. İl bazında sigortalı hayvan sayısı dağılımında yüzde 9,4, il bazında sigorta bedeli dağılımında yüzde 9,3, il bazında prim üretimi dağılımında yüzde 9,3 ile Konya birinci sırada yer alıyor. HER 4 KİŞİDEN BİRİ TARIM ALANINDA ÇALIŞIYOR Türkiye’de tarım sektörü; nüfusun gıda maddeleri gereksinimini karşılaması, milli gelire ve istihdama katkısı, tarıma dayalı sanayinin ham madde ihtiyacını karşılaması, nüfusun belli bir kesimine istihdam imkanı sağlaması, dışa bağımlılığın önlenmesi ve ödemeler dengesi üzerinde önemli ve olumlu etkilerinin olması gibi başlıca temel nedenlerle, ekonomide stratejik rol ve işlevini korumayı sürdürüyor. Tarım sektörünün ekonomiye katkısını, diğer bir deyimle ekonomideki yerini, Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) belirliyor. GSYİH’nin genel ekonomi içindeki payı, bu katkının büyüklüğünü ve önemini ortaya koyması bakımından önemli. Türkiye’nin millî geliri, 2012 yılında 782 milyar dolara ulaşmış olup, bunun yüzde 8’ini; yani, 62,5 milyar dolarını tarım oluşturdu. Yani, tarımsal GSYİH 2002 yılında 23,7 milyar dolardan, 2012 yılında 62,5 milyar dolara çıktı. Bu değerler, tarım gibi faaliyet alanı büyüklük olarak değişmeyen bir sektörde, daha az insanın, daha çok ürettiğini ve verimliliğin arttığını bize göstermesi açısından önemli. Yine 2002 yılında tarımda kişi başına gelir 1000 dolar civarındayken, 2012 yılı itibarıyla 3 bin 622 dolara çıktı. Ülkemizde 2002 yılında, çalışan insanların yaklaşık yüzde 35’i tarımda çalışıyorken, bugün Türkiye’de çalışanların yüzde 24,6’sına tekabül eden yaklaşık 6,1 milyon kişi tarım sektöründe çalışıyor. Yani, nüfusun 1/3’ü, tarımsal faaliyetlerle geçimini sağlıyor. Bir başka ifadeyle çalışan her dört kişiden biri, tarım alanında faaliyet gösteriyor. Büyükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nın yıllar itibarıyla gelişimi 2012'de Büyükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nın toplam prim üretimindeki payı yüzde 34. Büyükbaş Hayvan Hayat Sigortası poliçe adedinde en çok artış yüzde 119’la 2009 yılında yaşanırken, sigorta bedelinde en çok artış yüzde 133 ile 2010 yılında gerçekleşti. Bu branş prim üretiminde de yüzde 145’le yine 2010 yılında en çok artışı gerçekleştirmiş. Sigortalı hayvan sayısındaki en çok artış ise 2011 Bu branşta İl Bazında Sigortalı Hayvan Sayısı Dağılımı’nda yüzde 8,5, İl Bazında Sigorta Bedeli Dağılımı’ndaysa yüzde 8,7 ve İl Bazında Prim Üretimi Dağılımı’nda yüzde 7,8 ile birinci Konya. Büyükbaş Hayvan Hayat Sigortası’nda ödenen hasarların nedenine göre dağılımında başı yüzde 44,4 ile ölüm alıyor. Kümes Hayvanları Hayat Sigortası’nın yıllar itibarıyla gelişimi Üretimine 2006 yılının ikinci yarısından itibaren başlanan Kümes Hayvanları Hayat Sigortası’nın 2012 yılında toplam prim üretimindeki payı yüzde 0,5. Bu branşın poliçe adedinde en çok artış yüzde 237 ile 2008 yılında gerçekleşmiş. Sigorta bedelindeki artış ise yüzde 116, prim üretimindeki artış da yüzde 150 ile Su Ürünleri Hayvan Hayat Sigortası’nın yıllar itibarıyla gelişimi Üretimine 2006 yılının ikinci yarısından itibaren başlanan Su Ürünleri Hayvan Hayat Sigortası’nın 2012'de toplam prim üretimindeki yeri yüzde 2,7. Bu branşın poliçe adedinde en çok artış yüzde 185 ile 2012 yılında gerçekleşti. Sigorta bedelinde yüzde 171 ve prim üretiminde yüzde 192 ile en çok artış 2011’de görüldü.

"Alkollüyken Kasko Ödemez" Devri Bitti

Yargıtay, çok tartışılacak bir karara imza atarak, sürücünün alkollü olmasını sigorta bedelinin ödenmemesi için tek başına yeterli saymadı. Emsal oluşturacak karara göre, sigorta şirketleri sürücü alkollü olsa da oluşan hasarı ‘kusuru olmaması halinde’ ödemek zorunda kalacak. Yargıtay’dan kasko şirketlerine kötü haber geldi. Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi, sigorta şirketinin ‘sürücü alkollü’ diye karşılamadığı, 10 bin liralık onarım bedelinin ödenmesine vize verdi. N.B adli kadın sürücü, dört yıl önce Mardin Nusaybin’de kaskolu aracıyla tek taraflı trafik kazası yaptı. Hasarlı araç 922 kilometre uzaklıkta Çorum’daki servise çekiciyle taşınıp onarıldı. Sigorta şirketi, “sürücü alkollü” diyerek hasarı ödemedi. N.B, onarım ve çekici masraflarının karşılanması için 16 bin 400 liralık maddi tazminat davası açtı. Davalı temyize gitti Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi, davalı sigorta şirketinin avukatının ‘Sürücü alkollü, hasar teminat dışında’ itirazına rağmen bilirkişi raporu ışığında hasarın ödenmesine karar verdi. Mahkeme, 2 Kasım 2011’de faturalandırılan 10 bin 34 liralık onarım ve bin 400 liralık çekici masrafının toplamı 11 bin 434 liranın davacı sürücüye ödenmesine hükmetti. Davalı sigorta şirketi ise kararı temyiz etti. İki taraflı şikayetleri inceleyen Yargıtay 17’nci Hukuk Dairesi, 10 bin 34 liralık tamir masrafının ödenmesini usul ve yasaya uygun bulup onadı. Kanıtlanması gerekir Avukat Alper Sarıca, Yargıtay’ın sürücünün alkollü olmasını sigorta bedelinin ödenmemesi için tek başına yeterli saymadığını belirterek, “Kara taşıtları kasko sigortası genel şartlarına göre rizikonun teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yeterli değildir. Kazanın münhasıran alkolün etkisi ile oluştuğunun sigortacı tarafından kanıtlanması gereklidir” dedi. Bir kişinin sırf ‘alkollü’ diye sigorta şirketinin ‘Ben hasarı ödemem’ diyemeyeceğini ifade eden Sarıca şunları söyledi: Kazada alkol etkisi yok “Yargıtay, bu kararda sürücünün alkollü olmasını kazada etkisi olmadığı sonucuna vararak, tazminat talebini kabul etmiştir. Sürücüsü 200 profil alkollü olsun, yolunda giderken, karsı şeritten bir araba gelip üzerine düşerse, kasko şirketi ‘alkollüsün ödemem’ diyemez. Yargıtay’ın uygulamaları bu yönde. Yargıtay, kazaya münhasıran alkolün yol açıp açmadığına, yol, hava şartlarına, kusur oranına bakıyor. Ama biz Türk insaniyiz. Sigorta şirketleri ‘alkollü’ diye hasarı ödemiyor, 100 kişiden 5’i dava açıyor.” Alkol varsa sigorta kesinlikle ödenmez Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Genel Sekreteri Erhan Tuncay, konu ile ilgili olarak şunları söyledi: “Alkollü araç kullanılırken yapılan kazalarda kasko kesinlikle ödemez. Zaten bu durum kanunda da var. 30 ya da 50 profil diye bir sinir da olmadığına göre, alkollü aracın kazasını kaskonun hiç bir şekilde ödemeyeceği sonucu ortaya çıkıyor. Mahkemenin bu kararı neye göre verdiğine bakmak lazım. Türkiye, alkollü araç kullanmanın yasak olduğu bir ülke. Başlangıç noktası olarak bunu alırsak, ödenmeyeceğini görebiliriz.” 922 km çekici ücreti kaskoya ödetilmedi Yargıtay, Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin bin 400 liralık çekici masrafının sürücüye ödenme kararını ise bozdu. 922 kilometre çekici ücretinin kaskoya ödetilemeyeceği kararını veren Yargıtay, aracın kaza yerine en yakin servise çektirilmesi gerekirken, Nusaybin’den Çorum’a getirilerek, zararın ağırlaştırıldığını belirtti. Mahkemenin ayni bilirkişiden ek rapor alarak, “olağan” ve “makul” bir çekici ücreti belirlenmesi istendi. Yerel Mahkeme bozmaya uyarsa, “makul-olağan” yeni bir çekici ücreti belirleyecek. Ancak, mahkeme ilk kararda direnirse son sözü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu söyleyecek.

TSEV’den Kısa Süreli Eğitim Programları

TSEV’in sektöre her ay düzenli olarak sunduğu Kısa Süreli Eğitim Programları haziran ayında da yenilenen içerikleriyle sektör ve ilgililere sunuluyor. Yangın, Nakliyat, Havacılık sigortaları ve Reasürans gibi ana branşların yanında sigorta hukuku, dijital sigortacılık ve operasyonel planlama gibi farklı alt dallarda eğitimlerin bulunduğu haziran ayı programında Hazine Müsteşarlığı’ndan uzmanların vereceği iki yeni eğitim de yer alıyor. 1 ila 3 gün arasında planlanan kısa süreli eğitim programlarına katılanlara katılım sertifikası veriliyor. Yeni Başlayanlar İçin Sigortacılığa Giriş Programı TSEV tarafından her ay düzenli olarak organize edilen “Yeni Başlayanlar İçin Sigortacılığa Giriş Programı” hayat dışı ve hayat sigortaları özelinde iki ayrı program olarak hem haziran hem temmuz aylarında planlanmıştır. ‘Hayat Dışı’ sigortacılıkta 4 gün; ‘Hayat’ sigortacılığında ise 3 gün şeklinde planlanan program için son başvuru tarihi, 6 Haziran’da başlayacak program için 2 Haziran; 10 Temmuz’da başlayacak program içinse 5 Temmuz’dur.  Kaza Ve Sorumluluk Branş Eğitimi TSEV’in kaza ve sorumluluk sigortalarında görevli olan çalışanlara yönelik olarak hazırladığı ileri düzey eğitim programı, ağustos ayında başlayacaktır. Sertifika Verilecek Program kapsamında, konusunda uzman eğitmenler eşliğinde “Oto Kaza ve Zorunlu Oto Kaza Sigortaları”, “Sorumluluk Sigortaları”, “Ferdi Kaza Sigortaları” ana başlıkları ele alınacaktır. Program sonunda yapılacak proje – sunum çalışmasının ardından katılımcılara TSEV tarafından başarı sertifikası verilecektir. Ağustos ayında başlayacak ileri düzey eğitim programına; Temel Sigortacılık Eğitim Programı mezunları veya ilgili branşta en az 3 yıl deneyimli olup, karar alma süreçlerinde yer alan çalışanlar katılabilecekler. Branş eğitimlerinde saha çalışmaları gerçekleştirildi. TSEV’in 1973’ten bu yana organize ettiği ve sigorta sektörünün en prestijli programı olarak bilinen Temel Sigortacılık Eğitim Programı Branş Eğitimlerinde bu yıl da saha çalışmaları gerçekleştirildi. Nakliyat Sigortaları Branşı’nda ‘Nakliyat Sigortalarında Hasar Uygulamaları ve Ekspertiz Süreci’ dersine bağlı olarak eğitmen Fikret Gülbahar eşliğinde 4 Mayıs’ta Yılport Limanı ziyaret edildi. Liman görevlilerinin yaptığı tanıtımın ardından katılımcılar gemi yükleme ve boşaltma hakkında izleyerek bilgi sahibi oldular. Gözetim merkezi odasının da ziyaret edildiği saha çalışmasında liman içerisindeki insan değeri üzerine de vurgu yapıldı. Kaza Sigortaları Branşı’nda 11 Mayıs’ta ‘Kaza Sigortalarında Hasar Uygulamaları ve Ekspertiz Süreci’ dersine bağlı olarak eğitmen Ahmet Erdem eşliğinde 10 Mayıs’ta İstinye’de Borusan Oto’ya gidilerek burada bir çalışma gerçekleştirildi. Oto hasar konusunda sürecin işleyişi Borusan çalışanları tarafından uygulamalı olarak katılımcılara anlatılırken, yine canlı olarak ekspertiz çalışması da gerçekleştirildi. Borusan yetkilileri tarafından katılımcıların soruları detaylı bir şekilde cevaplandırılırken, saha çalışması öğle yemeği ile son buldu. Yangın & Mühendislik Sigortaları Branşında ise ‘Mühendislik Sigortalarında Risk Yönetimi’ dersi kapsamında eğitmenlerimiz Süheyl Becan ve Ali Börü eşliğinde 11 Mayıs’ta TÜPRAŞ İzmit Rafinerisi ziyaret edildi. Öğle yemeğiyle başlayan ziyarette TÜPRAŞ yetkilileri tarafından gerçekleştirilen sunumlarda RUP Projesi ve işletmedeki güvenlik tedbirleri üzerinde duruldu. Katılımcıların sorularının detaylı olarak cevaplandığı soru-cevap bölümünün ardından ise TÜPRAŞ içerisinde araçla saha turu yapıldı. Geçtiğimiz ekimde başlayan 34. dönem Temel Sigortacılık Eğitim Programı’nın ilk yarı yılı ocak ayında sona ermiş; ikinci yarı yıl ise 6 farklı branşta, Yangın & Mühendislik Sigortaları, Kaza Sigortaları, Nakliyat Sigortaları, Hayat Sigortaları, Sağlık Sigortaları ve Muhasebe olarak şubat ayında başlamıştı. Mayıs ayında sona erecek olan programın 35. dönemi duyuruları ve kayıt süreci ise temmuz ayında başlayacak.

TARSİM; Sigorta Sadece Zor Zamanlarda Hatırlanmamalı

Tarım Sigortaları Havuzundan (TARSİM) yapılan açıklamada sigortanın sadece zor zamanlarda hatırlanılmaması gerektiğini belirtti. Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM), sigorta bilincinin toplum genelinde yaygınlaştırılması amacıyla, bu yıl 29 Mayıs – 4 Haziran tarihleri arasında kutlanan Sigorta Haftası ile ilgili bir kutlama mesajı yayınladı. TARSİM'den yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "TARSİM olarak, üreticilerimizin talep ve beklentilerine yönelik duyarlılığımız üst düzeyde. Şartlar elverdiğince, yenilikleri en hızlı ve etkin bir şekilde uygulamaya alıyoruz ve üreticilerimizin hizmetine sunuyoruz. Bu yılın başında üreticilerimizin uzun zamandır beklediği İlçe Bazlı Kuraklık Verim Sigortasını buğday ürününde uygulamaya aldık, büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar için hırsızlık teminatını vermeye başladık ve meyve ağaçları da artık teminat kapsamında. Frekansı ve şiddeti artan risklerle dolu dünyamızda, sigorta artık ihtiyaç ve zorunluluk. Tarımsal üretimde tohum, gübre, ilaç, yem ve diğer bitki besleme maddeleri gibi sigorta da önemli bir tarımsal girdi konumunda. Tarımsal üretimin verimli ve sürdürülebilir olması için sigortayı sadece başımıza kötü bir şey geldiğinde hatırlamak yerine hayatımızın bir parçası olarak görmek, zamanında ve mutlaka yaptırmak son derece önemli. Bu bilincin toplumumuzda oluşması ve yaygınlaşması amacıyla gerçekleştirilen SigortaHaftası'nı kutluyor, üreticilerimize Tarım Sigortalarını ihmal etmemeleri önerisinde bulunuyoruz"

İSADER; Sigorta Acenteleri Poliçe Kesemez Hale Geldi

İskenderun Sigorta Acenteleri Derneği (İSADER) Başkanı Yasin Keleş, zorunlu trafik sigortası poliçelerinin sorunlu hale geldiğini belirterek,  “Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçelerinde, 12 Nisan 2017’den itibaren uygulanmak üzere tavan fiyat uygulaması getirilmiştir. Bu tarifenin yürürlüğe girmesiyle Zorunlu Trafik Sigortası ‘Sorunlu Trafik Sigortası’ haline gelmiştir” dedi. İSADER Başkanı Yasin Keleş, konu ile ilgili yaptığı açıklamasında; “Aylar öncesinde Trafik Sigortasında fiyatların düşeceği basın ve yayın organlarında, sosyal medyada haber olarak duyurulmuş ve bunun sonucunda birçok sigortalımız düşük fiyata sigorta yaptırma beklentisine girmiş ve yeni tarifeyi beklemişlerdir.Tavan Fiyat tarifesinin 12 Nisan 2017 tarihinde yürürlüğe girdiği günden itibaren Hazine Müsteşarlığının uyarısına rağmen maalesef Sigorta şirketleri, zorunlu trafik sigortası teklifi vermede ve bu sigortayı yapmakta bugün olmuş hala zorluk çıkarmaktadırlar. Bazı bahanelerle işi yokuşa sürmektedirler. Bunlardan bazıları; sistemde arıza olduğunun belirtilmesi, mevcut sistemlerinin tavan fiyat uygulamasına uyumlu hale getirilmesi nedeniyle düzeltiliyor denilmesi, acente ile merkez arasındaki bağlantının kapalı olduğunun söylenmesi, kredi kartına 3-4 taksit kaldırılıp nakit ya da tek çekim uygulamasına geçilmesi, onaya gönderilen poliçeye onay verilmemesi ya da onay süresinin uzaması, poliçesi düzenlenecek olan araçların fotoğraflarının istenmesi, ehliyet ya da ruhsatlarını sisteme yükletme yoluyla işlemlerin artırılması, Ferdi Kaza, Konut sigortası, İhtiyari Mali Sorumluluk vb. gibi ek poliçeler istenerek sigortanın daha pahalı hale getirilmesi ve tüketicilere maliyetlerin artırılması, günlük kota uygulamaları, yeni tescil yani sigortalıya ilk düzenlenecek poliçelere teklif bile verilmemesi gibi aradan geçen bunca zamana rağmen şirketlerin hala programlarını revize edemedikleri, güncelleyemedikleri veya sistemlerde hata olduğu gerekçeleriyle, bazı şirketler de keyfe keder ve hiçbir dayanak göstermeden, hiçbir hasar verisine dayanmaksızın 'Ben bu aracı istemiyorum' diye poliçe tanzim etmemektedir. Bazı şirketler acentelerinde poliçesi yapılacak aracın ruhsat fotokopilerinin resmini görmeden poliçe yapmazken, kafalarına göre bazı araçların 4 tarafından çekilmiş resimlerinin gönderilmesi sonucu yine keyfe göre ya onay vermekte ya da onay vermemektedir.Tavan Fiyat uygulamasının yürürlüğe girdiği 12 Nisan 2017 itibariyle poliçe üretimi yapmak biz acentelerde ızdırap haline gelmiştir. Hiçbir acente meslektaşımız acentesi olduğu Sigorta Şirketinden şu veya bu sebeple poliçe üretimi yapamamaktadır. Zorunlu Trafik Sigortası ülkemiz ekonomisine sağladığı katkı kadar 17.000’in üzerinde biz acentelere gelir kaynağı, 35.000’in üzerinde teknik personele de bir iş imkanı sunmaktadır. Bu durumlar karşısında bunca yıl sigorta bilincini yaymak için gece gündüz emek vermiş sigortalılarına hizmet vermiş, istihdama katkıda bulunmuş ve Devletine vergisini ödemiş acentelerimizin komisyon gelirleri de düşmüş birçoğu kapanma noktasına gelmiş ve maliyetleri düşürmek adına personel çıkışları başlamıştır. İSADER (İskenderun Sigorta Acenteleri Derneği) olarak Sigorta Haftası’nı buruk kutladığımız bu günlerde Sektörümüzde 20 Milyonun üzerinde vatandaşımızı,17000’in üzerinde acente meslektaşımızı, 35.000’in üzerinde çalışanı çok yakından ilgilendiren bu soruna kalıcı bir çözüm bulunmasını istiyoruz” dedi. 

Vakıf Emeklilik’ten Tehlikeli Hastalıklara Karşı “Can Yeleği”

Yarınlarını güvence altına almak isteyen herkes için farklı ürünler sunan Vakıf Emeklilik, tehlikeli hastalıkların finansal güçlüklerini, “Can Yeleği Tehlikeli Hastalıklar ve Hayat Sigortası” ile güvence altına alıyor. Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortası sektörünün yenilikçi ve öncü şirketi Vakıf Emeklilik, tehlikeli hastalıklara karşı “Can Yeleği Tehlikeli Hastalıklar ve Hayat Sigortası”nı hazırladı. Vakıf Emeklilik, beklenmedik anda ortaya çıkabilecek bu hastalıkların finansal güçlüklerini, “Can Yeleği Tehlikeli Hastalıklar ve Hayat Sigortası” ile güvence altına alıyor. Can Yeleği Tehlikeli Hastalıklar ve Hayat Sigortası, sigortalının yaşamını kaybetmesi veya önceden belirlenmiş olan tehlikeli hastalıklardan birine yakalanması halinde, sigortalıya yahut geride kalan yakınlarına maddi destek sağlıyor. Bu sigorta kapsamında, poliçe süresi içerisinde vefat gerçekleşmesi durumunda aileye, tehlikeli hastalıklara yakalanması durumunda poliçe sahibine ödeme yapılıyor. 18 ile 65 yaşları arasındaki herkesin yaptırabileceği Can Yeleği Tehlikeli Hastalıklar ve Hayat Sigortası, 65 yaşına kadar yenilenerek devam ettirilebiliyor. Türk Lirası cinsinden belirlenen teminatlara 1 yıl süresince sahip olunuyor. Sigortalının herhangi bir sebepten dolayı vefatı halinde, poliçe başlangıcında belirlenen tutardaki vefat teminatı, kanuni varislere veya hak sahiplerine ödeniyor.

NN Hayat ve Emeklilik den EvdekiBakıcım Projesi

NN Hayat ve Emeklilik, bireysel emeklilik sözleşmesi ya da İyi Yaşa Hayat Sigortası’na sahip müşterilerine “Önce Sen” Dünyası’nda EvdekiBakıcım şirketi aracılığıyla bakıcı hizmeti sunuyor. Müşteriler, ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda en ideal uzman bakıcı ile buluşturularak çocuklarının gelişimi evde profesyoneller tarafından destekleniyor. Bu sayede İstanbul’da yaşayan ve yatılı bakıcı, çocuk bakıcısı özel ders ve oyun ablası arayışında olan müşteriler kendilerine en uygun bakıcıyı bulma fırsatına sahip oluyor. Oyun ablası hizmeti almak isteyen aileler, çocuğunu bırakacağı oyun ablasının dil, sanat ve spor konularında uzmanlaşmış olan bakıcılar arasından tercih edebiliyor. Bu sayede çocuklar oyun oynarken eğitici aktiviteler yapma şansına da sahip oluyor.  EvdekiBakıcım bünyesinde yer alan ve çocuk gelişimi bölümünde okuyan oyun ablaları, çocukların boş zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirmelerini sağlıyor ve okul sonrası karşılamalarını yaparak ödevlerine yardımcı oluyor. Aynı zamanda spor, dil ya da sanatsal aktivitelerden oluşan bir program uyguluyorlar. Çalışan ebeveynler için çocuk bakımı konusunda uzmanlaşmış bakıcılar saatlik ya da günlük olarak destek sağlıyor.   EvdekiBakıcım, çocuk bakımının yanı sıra ailede özel bakıma ihtiyaç duyan yaşlılar için aile bireyleri yetersiz kaldığında, profesyonel yaşlı bakıcısı desteği ile ilerleyen yaşlarda kişisel bakım konusunda yardıma ihtiyaç duyan aile üyeleri için de destek veriyor.   NN Hayat ve Emeklilik Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Beste Yıldız “Önce Sen” Dünyası “Evde Bakıcı” hizmeti için şunları aktardı: “NN Hayat ve Emeklilik olarak ‘Önce Sen’ Dünyası’nda EvdekiBakıcım aracılığıyla müşterilerimize sunduğumuz hizmet ile sevdiklerini emanet edecekleri uzman bakıcıyı bulmaları için onlara destek oluyoruz. Onlara, hayatta en değer verdikleri varlıkları olan çocuklarının gelişimini profesyonel bakıcılar ile destekleme imkânı sunuyoruz. Çünkü bizim için daima müşterilerimiz ve onların aileleri öncelikli. Biz ‘Önce Sen’ i sadece bir reklam söylemi olarak değil aynı zamanda en değerli varlıklarımızı korumak için ne yapılması gerektiği konusunda yol gösteren bir marka yaklaşımı olarak görüyoruz.”

İTO dan Sigorta Sektörü İçin Yol Haritası

İZMİR Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, düzenledikleri 'Sigorta Sektörü Geleceğini Arıyor' arama konferansı ile sektöre yol haritası çizdiklerini belirterek, "Sigorta sektörü ekonomiden daha fazla pay almalı, bunun için düzenlemeler yapılmalı" dedi.   İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, 'Sigorta Sektörü Geleceğini Arıyor' başlıklı arama konferansının İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde Prof. Dr. Coşkun Küçüközmen’in moderatörlüğünde gerçekleştirildiğini söyledi. Arama konferansına Oda üyelerinin yanı sıra, sigorta acenteleri, sigorta eksperleri, sigorta şirketlerinin yöneticileri, uzmanlar, banka yöneticileri, avukatlar, akademisyenler ve öğrencilerden oluşan sektöründe uzman 52 kişinin katıldığını belirtti.   Arama Konferansında ABD, İngiltere ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerde sigorta sektörünün ülke ekonomisinden ciddi oranda pay aldığına dikkat çekildiğini belirten Demirtaş, Türkiye’de de sektörün mevcut büyüklüğünün birkaç katına çıkma potansiyeli olduğunu dile getirdi. Demirtaş, "Sektör, gayri safi yurtiçi hasılanın (GSYİH) yaklaşık yüzde 1.5'i kadar bir prim üretimine sahip olmasına karşın, GSYİH'nın yaklaşık 45 katı kadar riski teminat altına alıyor" dedi. Sektörün kısa vadeli, günlük sorunlar ve bunların çözümü üzerinden faaliyetlerini sürdürdüğü, bunun da sektörün önünü görmesini engellediği belirten Demirtaş, "Bu edenle tüm paydaşların katılımı ve mutabakatı ile sektöre uzun süreli bir yol haritası oluşturulmasına dair mutabakata varıldı. Çok önemli öneriler çıktı. Bunların en başında sigorta sektörünün Türkiye ekonomisinden daha fazla pay alabilmesi için sigorta sektörünün en gelişmiş olduğu ülkelerdeki uygulamalar ve teknolojiler örnek alınmalı, sigorta sektöründe yer alan yabancı firmaların Türkiye piyasasıyla tecrübelerini daha fazla paylaşması talep edilmeli" diye konuştu.   Demirtaş, diğer önerileri başlıklarıyla şöyle sıraladı:   – Sigorta sektörü dijital dönüşüme uyum sağlamalı, teknolojiyi daha etkin kullanmalı.   – Mobil uygulamalar geliştirilmeli ve bu sayede alternatif ve yeni satış-pazarlama/dağıtım kanalları yaratılmalı.   – Gelecek tehditlere karşı acentelerin profesyonelleşmesine bağlı komisyon ve gelir arttırıcı yeni araçlar bulunmalı.   – Üniversitelerde tek bir Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü yerine ayrı olarak Bankacılık ve Sigortacılık Bölümleri oluşturulmalı.   – Sigorta sektörünün iş hayatına yeni atılacak gençler tarafından meslek olarak tercih edilmesi için tanıtım filmleri çekilmeli, dizi ve reklamlarda sigortacılık sektörüne daha fazla yer verilmeli.   – Kamu bina, araç ve alanlarının sigortalanmasının önündeki engeller kaldırılmalı.   – Sigorta sektörünün imajı iyileştirilmeli, tüketiciler sigorta konusunda bilinçlendirilmeli.   – Sigorta sektörünün denetimine yönelik olarak BDDK benzeri özerk ve bağımsız bir yapının SDDK (Sigortacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu) oluşturulmalı ve sigorta faaliyeti yapan her şirket etkin olarak denetlenmeli.   – Sektörde haksız rekabeti gerçekleştirenler engellenmeli.   – Sigorta sektörünün itibarını korumak ve güvenini arttırmak amacıyla kusurlu, eksik ve ayıplı mal satma konusunda yaptırımlar arttırılmalı.   – Kanun yapıcı sektörle ilgili düzenlemeleri hazırlarken tüm tarafların görüşlerini almalı.   – Yetki sahibi olmayan kişilerin danışman ünvanıyla sigortacılık faaliyetini yapması ve levhaya kaydı olmayan acentelerin satış yapması engellenmeli.   – Sigortacılık bilgisine haiz hakim ve savcıların görev yaptığı sigorta ihtisas mahkemeleri kurulmalı.

Kadınlar Emeklilikte İyi Maaş, Erkekler Güvence Arıyor

Bireysel emeklilik ve hayat sigortası şirketi AvivaSA, gençlerin bireysel emeklilik sistemine yaklaşımını ve tasarruf alışkanlıklarını öğrenmek amacıyla, Yöntem Araştırma Danışmanlık işbirliği ile “Gençlerin Emeklilik ve BES Algısı” araştırmasını gerçekleştirdi. Türkiye’nin 15-35 yaş arası kentsel nüfusunu temsil eden grup üzerinde yapılan araştırmada, kadınlar ve erkekler arasındaki en önemli farkın, Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) algısında olduğu dikkat çekti. Kadınlar BES’i, “iyi maaş almak” olarak algılarken; erkeklerin algısında ise, “geleceklerini garanti altına” almak çok daha önemli…   Konuyla ilgili bir açıklama yapan AvivaSA CEO’su Fırat Kuruca; “Araştırmamızdaki cinsiyet ve yaş kırılımlarındaki bulgular önemli. Genç kadınlarımızın, “iyi maaş” gibi daha somut, olgusal algısının yanında; genç erkeklerimizin, “gelecek garantisi” gibi daha soyut sayılabilecek algısı dikkat çekici. Ayrıca, bu yaş aralığının BES’i, tasarrufa en uygun birikim şekli olarak görmesi; sektörümüzün geleceği için umut verici.” dedi.   Ya BES Olmasaydı? Hem kadınlar (yüzde 58,4), hem de erkekler (yüzde 52,9) BES’i tasarrufa uygun bir birikim şekli olarak görürken; “BES olmasaydı hangi tasarruf araçlarını seçerdiniz?” sorusuna ağırlıklı olarak, vadeli hesap (kadınlar yüzde 46,6, erkekler yüzde 48,9) yanıtını veriyorlar. Vadeli hesabı izleyen yanıtlarsa, gayrimenkul (kadınlarda yüzde 31,6, erkeklerde yüzde 32,6) ve yastık altı (kadınlarda yüzde 21,7, erkeklerde yüzde 18,6) Hem kadınlar, hem erkekler daha fazla devlet katkısı istiyor.   “Gençlerin Emeklilik ve BES Algısı” araştırması, kadınların yüzde 25,4’ünün, erkeklerin ise yüzde 29,2’sinin, gelecek 5 yıl içerisinde BES yaptırmayı planladığını ortaya koyuyor. Araştırma sonuçları ayrıca, hem kadınlarda (yüzde 31,7), hem de erkeklerde (yüzde 38,8) devlet katkısının daha fazla olması durumunda, BES’i tercih edeceklerini gösteriyor. Araştırma sonuçlarına göre, kadınlar sigorta konusunda, öncelikle kurumların internet sitelerinden (yüzde 40,6) bilgi alırken, erkekler ise, eş, dost tavsiyesine önem veriyor (yüzde 38,5).   Erkekler Tasarrufa Daha Eğilimli   Gençlerin tasarruf yapma durumlarının da irdelendiği araştırmaya göre; erkeklerin yüzde 66,6’sı tasarruf yaptığını belirtirken, bu oran kadınlarda yüzde 53,7’ye düşüyor.

Borçluyuz Ama Birikimi Seviyoruz

NN Hayat ve Emeklilik adına Nielsen tarafından ilki Temmuz 2016’da 8 ilde 15 ve üzeri çalışanı olan şirketlerin çalışanları ile yapılan geniş çaplı otomatik katılım araştırmasının şubat sonuçları açıklandı.   Çalışanların otomatik katılım konusundaki yaklaşımlarını izlemek üzere gerçekleştirilen araştırmanın en dikkat çekici sonucu, çalışanların borçları olsa dahi birikim yapmayı ertelemiyor olmaları. Araştırmada, katılımcılara “Borçlarınız yüzünden tasarruf yapmayı erteler misiniz?” sorusu sorulduğunda, borcu olduğunu belirten her 10 kişiden 5’i borcu olmasına rağmen tasarruf yapmayı ertelemediğini ve yastık altı, banka, mevduat gibi yatırım araçları yolu ile birikim yapabildiğini belirtiyor.   BİLİNİRLİKTE EN ÇOK TV REKLAMLARI ETKİLİ   Otomatik katılımın bilinirliğinin oldukça yüksek olması da araştırmanın öne çıkan sonuçları arasında yer alıyor. Her 10 kişiden 9’u Bireysel Emeklilik Sistemi’ne otomatik katılımı duyduğunu belirtiyor ve bu bilgiyi en çok TV reklamlarından edindiklerini ifade ediyor.   NN Hayat ve Emeklilik Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı Beste Yıldız, “Araştırmamızın sonuçlarına göre her 10 kişiden 5’i borçları olmasına rağmen tasarruf etmeyi sürdürdüğünü söylüyor. Ancak bu oranın uzun vadede artması çok önemli. Otomatik katılımın bu açıdan atılmış temel adımlardan biri olduğunu düşünüyorum. Çalışanların  dahil olmak için bir efor sarf etmelerini gerektirmeyen, devlet tarafından çok önemli teşviklerin verildiği bu sistem, önümüzdeki dönemde tasarruf alışkanlığının artmasına pozitif katkı sağlayacaktır. Üzerinde durmak istediğim bir diğer nokta da; kişilerin para biriktirmek için vazgeçebilecekleri aylık ortalama keyfi harcama tutarı. 371 lira olarak hesaplanan bu tutarın bir kısmından vazgeçerek otomatik katılıma aktarmak, birikim yaparak emeklilik döneminde ek bir gelire sahip olabilmek için en cazip yöntem. Çünkü sistem her ay maaşımızdan yapılan prime esas kazancımızın %3’üne karşılık gelen kesinti ile uzun vadede birikim yapma olanağı sağlıyor” dedi.

Sağlığım Tamam Sigortası ile Effie Ödülü!

Hayata geçirdiği ilkleri ve yenilikçi çözümleriyle sigorta sektörüne öncülük eden AXA Sigorta, reklam ve pazarlama sektörünün en prestijli ödülü sayılan 9. Effie Türkiye Reklam Etkinliği Yarışması'nda "Sağlığım Tamam Sigortası" için çekilen reklam filmiyle ödül kazandı. Türkiye'de bireylerin "masraf çıkar" korkusuyla hastaneye gitmekten kaçındığı iç görüsüyle yola çıkan AXA Sigorta, tamamlayıcı sağlık sigortası ürünü "Sağlığım Tamam Sigortası" reklam filmiyle doktora gitmenin kolaylaştığını anlatıyor. Çevrelerindeki insanların "fahri birer doktor" olmasını beklemek, kendi kendine tedavi yöntemleri aramak ve doktora gitmeyi ertelemek yerine tamamlayıcı sağlık sigortasından faydalanmaya çağıran reklam filmi yayınlandığı ilk günden itibaren eğlenceli görüntüleriyle büyük beğeni toplamıştı.   İletişim çalışmalarında müşterilerine ürünlerini en iyi, en doğru ve en yaratıcı şekilde aktarmayı hedeflediklerini belirten AXA Sigorta Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Başkan ve İcra Kurulu Üyesi Özer Şimşek, "Yaptığımız her işin ölçülebilir sonuçları olmasına önem veriyoruz. Effie de işleri yaratıcılık boyutunun yanı sıra getirilerini de değerlendiriyor olması sebebiyle farklı ve kıymetli bir ödül. Dolayısıyla bu ödüle layık görülmekten gurur duyuyoruz" dedi.   Sağlığım Tamam Sigortası için hazırladıkları reklam filmiyle tüm rakiplerinden farklılaştıklarını söyleyen Şimşek, “AXA Sigorta olarak sağladığımız kolaylıklarla, müşterilerimize ürün ve hizmetlerimiz sayesinde özel hastanelerin düşündükleri kadar ulaşılmaz olmadığını göstermeyi amaçladık. Bu kampanya ile hedefimiz ise satışlarımızı ve marka bilinirliğimizi artırmanın yanı sıra sigortalıların yanlış tedaviler yüzünden veya tedaviden kaçarak sağlıklarına daha büyük zararlar vermelerini önüne geçmekti. Satışlarımızdaki artış bu konuda elde ettiğimiz başarının en büyük kanıtı niteliğinde". Özer Şimşek ayrıca ortaya koydukları bu çalışmaların beğeniyle karşılanmasının işlerini daha ileriye taşımak için tüm AXA Sigorta çalışanlarını teşvik ettiğini söyledi.

Sigorta Sektöründe inovasyon Konuşuldu

Sigorta Haftası kapsamında gerçekleştirilen VI. Ulusal Sigorta Sempozyumu, T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Sigorta Birliği’nin katkılarıyla Sigortacılık Eğitim Merkezi (SEGEM) tarafından 29 Mayıs Pazartesi günü Swissotel the Bosphorus’da düzenlendi. Sempozyumda sigorta sektöründe inovasyonun önemi kamu, sigorta şirketleri, aracı ve yardımcı hizmetler perspektifiyle değerlendirildi ayrıca bilgi işlem teknolojilerinde son gelişmeler ele alındı.   “Sigorta Sektöründe İnovasyon” konulu sempozyumun açılış konuşmaları Hazine Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Ahmet Genç, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Halim Mete ile Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar tarafından gerçekleştirildi.   İnovatif fikirlerle sektörü yönetmek en temel görevlerimiz den biri, Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Can Akın Çağlar açılışta yaptığı konuşmada sempozyumun inovasyon başlıklı gündeminin çok önemli olduğuna ve buradan çıkacak değerli görüşlerin geleceği aydınlatacağına değinerek, “Hızlı değişen dünyaya ayak uydurmak gibi farklı sorumluluklarımızın en başında gelenlerden biri olan inovasyon ve inovatif fikirlerle şirketleri, sektörü yönetebilmenin en temel görevlerimizden biri olduğuna inanıyoruz. Günümüzde inovasyon sadece üst yönetimin bir iş kolu sayılmadan, bir şirket kültürü haline getirilerek ortak bir çabayla oluşturulan bir politika olmalı” dedi. Çağlar konuşmasının devamında, dijital devrimi kaçırmak istemediklerini bunun için, dijitalleşme ve inovasyonu takip etmek üzere herkese ayrı sorumluluklar düştüğünün altını çizdi.   Çağlar’dan sonra sözü alan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Halim Mete her sektörde olduğu gibi sigorta sektöründe de rekabetçi olmak için inovatif olmak gerektiğine değindiği konuşmasını şöyle sürdürdü:    "Teknolojiyi kullanarak ve inovasyona önem vererek paydaş ve müşteri memnuniyetini en üst düzeyde tutmalıyız. Ayrıca inovasyonu yeni ürün ve iş alanı olarak görmenin ötesinde şirket risklerini minimize eden stratejik yatırımlar olarak görmeliyiz."   Hazine Müsteşarlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Ahmet Genç ise ister sigorta şirketi ister acente olsun yeni fikirlerin her zaman çıtayı yükselttiğini vurgulayarak; “İnovasyonda dünyayı takip etmenin yanı sıra kendi fikirlerimizi de göz ardı etmeyerek geliştirmeliyiz. İş dünyasında da tüm sektörler değişim ve dönüşüme kafa yorarak geleceği okuyabilmeli ve stratejilerini buna göre yön vermeli” dedi.   Türkiye Sigorta Birliği Genel Sekreteri M. Akif Eroğlu’nun başkanlığını yaptığı Sigorta Sektöründe İnovasyon isimli oturumda ise Hazine Müsteşarlığı Sigorta Denetleme Kurulu Başkanı Arif Hikmet Cesur ve Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Daire Başkanı Mehmet Höbek kamu otoritesi yönüyle inovasyon/ denetim ve gözetimde yenilikler hakkında; Türkiye Sigorta Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen ve Emeklilik Gözetim Merkezi Genel Müdürü Mustafa Akmaz ise sigorta şirketleri yönüyle inovasyon konularında konuşma yaptı.   Sempozyumda TOBB Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Başkanı Hüseyin Kasap, Sigorta ve Reasürans Brokerleri Derneği Başkanı Mehmet Genç, TOBB Sigorta Eksperleri İcra Komitesi Başkanı Yalçın Kaya da aracılar ve yardımcı hizmetler yönüyle inovasyonu ele aldı. Neosinerji Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Mehmet Üst ise bilgi işlem teknolojilerindeki son gelişmeleri paylaştı.

Dolu Mağdurları için son gün...

  İstanbul’da yağan dolunun vatandaşa verdiği sıkıntı bitmiyor. Halk itfaiye önünde otomobillerinin gördüğü hasar için  tutanak tuttururken sigorta şirketlerine hasar başvurusu yaptırmak için bugün son gün. Hürriyet Gazetesi’nden Noyan Doğan  ise bugünkü yazasında 150 bin aracın sel ve doludan kaynaklı hasardan dolayı sigorta şirketlerine başvurduğunu yazdı.İşte Doğan’ın yazısı: Geçen hafta İstanbul'u vuran dolu felaketi sonrası oto hasarlarında tam anlamıyla kaos yaşanıyor.   Sigortacılar hasara yetişemiyor, başta cam olmak üzere yedek parça bulunamıyor, tamirhaneler dolup taşıyor, vatandaş  aracının tamiri için 2-3 ay sonraya ancak gün alabiliyor. Hemen hemen her gün de okuyuculardan onlarca şıkâyet geliyor.  Ancak son bir-iki gündür tüketici cephesinde farklı bir panik yaşanıyor. Gelen şıkâyetlerde, okuyucular; kasko sigortasında  hasar ihbarının 5 günle sınırlığı olduğu, sonrasında yapılan başvuruları sigorta şirketlerinin kabul etmeyeceği yönünde  duyum aldıklarını belirtip, böyle bir uygulama olup olmadığını soruyor. Öyle ki, eş dost telefonla arayıp, 5 gün süresini merak ediyor.   Nereden duyduklarını sorduğumda ise kimileri sigorta acentesinden kimileri tamirhanelerden duyduklarını söylüyor.BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜKasko sigortası genel şartlarına baktım; doğru, böyle bir uygulama var. Genel şartlarda,  “Sigortalı veyasigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç 5 iş günü içinde sigortacıya bildirimde bulunmakla yükümlüdür” yazıyor. Dolu felaketi geçen hafta Perşembe günü yaşandığına, genel şartlarda da 5  işgünü yazdığına göre, hasar ihbarı için sigorta şirketine başvurma süresi bugün doluyor.Peki, 5 günlük süre içinde  başvurulmaz, gecikme yaşanırsa ne olacak? Öyle ya, tatilde olup, halen aracındaki dolu hasarını bilmeyen de var, hem tamirhanelerin doluluğu hem de parça sorunu nedeniyle ‘ortalık sakinleşsin sonra sigortaya başvururum' diyen de var. Sordum, soruşturdum. Birincisi, kasko genel şartlarında böyle bir madde olsa bile Türk Ticaret Kanununda zaman aşım süresi 2 yıl.  Sigorta şirketleri ile de konuştum, kimileri 5 günlük süre şartını uygulamayacaklarını, kimileri de bunun bir doğal afet olduğunu, süre kısıtlamasının işlemeyeceğini söylüyor. Hukukçulara da sordum, böyle bir madde olsa bile tüketici dava açarsa sigorta şirketinin hasarı ödemek zorunda kalacağını belirtiyor.150 BİN ARAÇ HASAR GÖRDÜ KAOS ÇIKTIGEÇEN hafta yaşanan dolu felaketinde 150 bine yakın sigortalı araç hasar gördü. Sigortacıların kasko sigortasında Türkiye genelinde günde ortalama 4 bin hasar dosyası açtığı hesaba katıldığında; İstanbul'da, sadece bir günde 150 bin aracın zarar görmesi kaskoda tarihin en büyük hasarı olarak nitelendiriliyor. Araç başına hasarın 2 bin 500 ila 3 bin lira arasında olduğu, toplam sigortaya maliyetinin ise 350 milyon TL'yi bulacağı tahmin ediliyor. Böyle büyük bir hasara sigortacılar da tamirhaneler de hazırlıklı değil. O nedenle bugün tamirhaneler dolup taşıyor, hatta araçları kabul etmiyor, 2-3 ay sonraya gün veriyor, servisler diğer illerden başta cam olmak üzere yedek parça ve özellikle de eleman temin ediyor, eksperler hasar tespitine yetişemiyor. Öyle ki, büyük bir otomobil markasının servisi, Brezilya'dan servis elemanı bile getirtmiş durumda.  Sigortacılar ise anlaşmalı servislere önce cam hasarlarının giderilmesi, kaporta hasarlarının ise sonraya bırakılması yönünde talimat vermiş durumdalar.MUAFİYETE DİKKAT!Dolu hasarı ile ilgili okuyuculardan gelen şıkâyetlerden bir kısmı da  sigorta şirketlerinin özelliklecam hasarında kaskoda muafiyet uyguladıkları yönünde. Bu konuda, kasko sigortası genel  şartlarında, “Sigorta poliçesinde,tespit olunan bir miktara veya hasar ile sigorta bedelinin belli bir oranına kadar olan zararın sigortacı tarafından tazmin edilmeyeceği kararlaştırılabilir. Bu şekilde belirlenen muafiyetler poliçeye yazılır” deniyor. Dolayısıyla her sigorta şirketinin bu konuda farklı uygulaması var. Kimi şirketler, bugün yaşandığı gibi tüketiciye, “Benim anlaşmalı servisime gidersen hiç para ödemeden camın değişir, başka bir servise gidersen hasarın şu  kadarını karşılarım, üzeri size ait” diyebilir. Ayrıca, orijinal cam takılıp takılmayacağı da poliçe yazar.Doluyu böyle izlemek huzur verici fakat çilesi vatandaşı yordu…Kaynak: Dolu mağdurları için son gün.. 

AXA sigorta Sel ve Dolu Mağdurlarının Yanında..

AXA Sigorta Sel ve Dolu Mağdurlarının Yanında.. AXA Sigorta, müşterilerine hizmet için son derece önemli kararlar aldı:  1. Hasarsızlık indirim ve basamağı değişmeyecek 2. Konutta meydana gelen dolu hasarlarında muafiyet uygulanmayacak 3. Servislerin yoğunluğu sebebiyle hasar tespiti yapamayanlar için adreslerinde destek verilecek  4. Beş günlük ihbar süresi sebebiyle hak kaybı yaşanmayacak    Geçtiğimiz iki hafta boyunca İstanbul'da yaşanan yoğun yağış sebebiyle meydana gelen sel ve dolu, olası talihsizliklere karşı sigorta güvencesi altında olmanın ne kadar büyük bir önem taşıdığını akıllara getirdi. Sigorta sektörünün öncü  şirketi AXA Sigorta, yaptığı açıklamada yaşanan her iki afet sonrasında da hasarların hızla giderilmesi için seferber  olduklarını belirtti. AXA Sigorta bu dönemde gelen 5.000'in üzerinde ihbar arasından 18 Temmuz’daki sel hadisesi sonucu  oluşan konut hasarlarının yarısından fazlasının hızla ödendiğini belirtti. 27 Temmuz’da yaşanan dolu ve sel hadiseleri kapsamında ise yeni açılan dosyalara ilişkin ekspertiz çalışmalarının halen devam ettiği, onarım süreçlerinin sona ermesinin ardından tazminatların hızla karşılanacağı açıklandı.  AXA Sigorta Hasar ve Tüm Operasyonlardan Sorumlu Başkan ve İcra Kurulu Üyesi Mert Ekitmen, geçtiğimiz hafta yoğun dolu sebebiyle otomobilleri hasar gören kasko sigortalılarının hasarsızlık indirim ve basamağını değiştirmeyeceklerini; ek  olarak Sigorta Bilgi Merkezi'ne tüm sektör adına uygulamanın bu şekilde olmasını önereceklerini söyledi: "Sigortalılarımız cam değişiminin yanı sıra acil müdahale gereken durumlarda fotoğraf çekiminin ardından onarım işlemlerini başlatabiliyorlar, biz de fatura, fotoğraf gibi evraklar karşılığında ödemeyi en hızlı şekilde gerçekleştiriyoruz. Öte yandan 27 Temmuz’da  yaşanan afet sonucunda konutlarda meydana gelen dolu hasarlarında muafiyet uygulamıyoruz. Ayrıca selde 1500 TL’ye kadar  olan konut hasarlarında tazminat talebi olan sigortalılarımız da bu olaya özel olarak muafiyetten etkilenmeyecek".   Anlaşmalı servislerde araç hasarlarına hızlı müdahale edebilmek için AXA Sigorta hasar personelinin de sahada eksperlere destek verdiğini ekleyen Ekitmen, İstanbul eksperlerinin sayıca yetersiz kaldığı noktalarda, anlaşmalı olduğu büyük il  eksperlerinden takviyeler yaparak sigortalılarına hızlı ve kaliteli hizmet vermeye devam ettiklerini de ifade etti.AXA  Sigorta olarak Türkiye sigorta sektöründe müşteri odaklı yaklaşımları ile bir ilki daha gerçekleştirdiklerini belirten Ekitmen, tespit, anlaşmalı servis yönlendirmesi veya sigortalı tercihine göre ekspres tazminat ödemesi uygulamalarını  devreye aldıklarını söyledi: “Servislerdeki yoğunluk sebebiyle sigortalılarımızın 0850 250 99 99 numaralı telefonu araması  halinde hasar tespitini ev ve iş adreslerinde de yapabiliyoruz. Sonrasında müşterilerimiz anlaşmalı servislerimizde onarım yaptırarak muafiyetsiz tazminat tutarını 1 gün içerisinde alabiliyorlar.” Sigortalılarının mağduriyetlerini en kısa sürede çözmek, iş devamlılığını ve ekonominin zarar görmemesini sağlamak için özenle çalıştıklarını belirten Mert Ekitmen, sel  felaketinden etkilenen müşterilerinin fotoğraf ile belgelediği 50 bin TL'ye kadar olan hasarlarını 1 gün içerisinde ödediklerini söyledi.

Sigortası Olmayanlara Dolu Ödemesi

Sigortası olmayana dolu ödemesi...  Geçtiğimiz hafta perşembe günü yaşanan şiddetli yağmur ve dolu; İstanbul'da ev, araç ve yollarda yüz milyonlarca liralık  hasara yol açtı. 20 dakikalık dolu ve yağış nedeniyle evinde ya da otomobilinde hasar olanlar zararlarını tazmin etmek için harekete geçti.   Evi sigortalı, arabası kaskolu olanlar hemen sigorta acentelerine başvurdu. Ancak sadece sigortası olanların değil, olmayanların da zararı karşılanacak.  TESPİT YAPTIRIN Evinde ya da aracında zararı olanlar için il ve ilçe itfaiyeleri ile belediyelerde afet masaları tahsis edildi. Buralara başvuran ve evi ya da aracı hasar gören vatandaşlar zarar tespiti yaptırmaya başladı. Tespit yaptıranlar devletin yapacağı açıklamanın ardından zararlarını tazmin edebilecek.    Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Başkanı Aydın Ağaoğlu, "Sigortası olmayanların zararı normal şartlarda tazmin edilmez. Ancak olumlu gelişme şu ki, belediyelerde ve itfaiyede ilgili birimler oluşturulmuş, zararın boyutu belirleniyor. Bu da devletin mağduriyetlerin tespitinden sonra harekete geçeceğini  gösteriyor. Vatandaşlar hiç vakit kaybetmeden zararlarını tutanakla kayıt altına aldırsın" dedi.   BUNLARA DİKKAT!  Daireniz sigortalı değilse, ikametinizin bulunduğu mahalledeki itfaiye müdürlüğünü arayarak zabıt  tutulmasını isteyebilirsiniz. İtfaiye müdürlüğünün tutacağı zapta dilekçe ve dairenizin fotoğraflarını ekleyerek, bağlı bulunduğunuz kaymakamlığın afet bürosuna başvurunuzu yapın.  Kaskosu olmayan araçlar yine önce itfaiyeye, sonra kaymakamlık afet bürosuna müracaat edebilir.  Kaskosu bulunan araçlar, sigorta şirketlerinden kaskoyu bozmayan, boya gerektirmeyen  işlemi talep edebilir. Böylece aracın değer kaybının önüne geçilip kasko priminin artması önlenebilir..

Türkiye Sigorta Birliğinden Sel Hasarları ile ilgili açıklama geldi...

Türkiye Sigorta Birliği'nden Sel Hasarları ile ilgili açıklama geldi.   Sel ülkemizde depremden sonra gerçekleşme sıklığı ve şiddeti en yoğun doğal afet riskidir. İklim değişiminin etkisiyle  sadece ülkemizde değil, dünyada da sel riski ile sıklıkla karşılaşılmaktadır.   Bugün yaşadığımız afet nedeniyle araçları, konutları ve işyerleri hasara uğrayan vatandaşlarımız sel teminatı bulunan  sigorta poliçeleri (konut, işyeri, kasko) kapsamında bu zararlarını karşılayabilirler. Sektörümüz bundan önce de olduğu gibi sigortalılarımızın hasarların tazmini konusunda en hızlı şekilde hareket edecektir.   Bugün İstanbul’daki yağış sonrasında gerçekleşen sigortalı sel hasarının tutarı konusunda henüz elimizde bir veri bulunmamaktadır. Şehirleşmenin ve ekonomik faaliyetin yoğun olduğu alanlarda sel hasarının maliyeti daha yüksek olmaktadır. Nitekim en yakın dönemdeki  yüksek maliyetli sel hasarını, İstanbul’da 2009 yılında yaşamıştık. 31 vatandaşımızın vefat ettiği bu felaket Silivri, Selimpaşa, Çatalca, İkitelli Basın Ekspres yolu, Halkalı, Arnavutköy, Sultangazi, Bağcılar, Eyüp, Esenler, Bahçelievler, Başakşehir, Büyükçekmece  merkezli gerçekleşmiş, felaketin sigorta sektörüne maliyeti o tarihte yaklaşık 700 milyon TL olmuştur. Bu felaketler, dere yatağına inşa edilmiş binalar ve/veya şehirleşmeyi destekleyecek altyapı eksiklikleri nedeniyle gerçekleşmekte veya hasarın şiddeti de bu  sebeple yüksek olmaktadır.    Türk Sigorta Sektörü bu alanda üzerine düşeni yerine getirmiş ve getirmeye devam edecektir. Sektörümüz portföyünde bulunan sigortalıların  risk seviyesinin düşmesine yönelik yaptığı yerinde tespitler ve önerilerle hasarın önlenmesine, hasar önlenemediği durumlarda da ortaya çıkan maddi zararı karşılayarak milli servetin korunmasına önemli katkı sağlamaktadır. Ancak ülkemizde sigorta bilinci maalesef yeterli seviyede olmayıp  genellikle yaşanan felaketler sonrasında sigortaya talep artmakta, belirli bir süre sonra da yaptırılan poliçeler yenilenmemektedir.  Dolayısıyla yaşanan tecrübelerden ders çıkarmak ve önceden önlem almak büyük önem taşımaktadır.

Sigortacılar 120 milyar dolarlık dijital kasırga’dan korkuyor

Sigortacılar 120 milyar dolarlık ‘dijital kasırga’dan korkuyor   İngiltere’nin en büyük sigorta borsası Lloyd’s, yayımladığı bir raporla, büyük bir siber saldırının küresel ekonomiye 120 milyar dolardan fazla zarar verebileceğini kaydetti. Bu miktar, ABD’de son yıllarda yaşanan Katrina ve Sandy gibi kasırgaların verdiği zararı geride bırakıyor.  Son aylarda siber saldırılar hayatımızdan eksik olmuyor. Fidye yazılımı yoluyla gerçekleşen bu saldırılar, eskisine göre çok daha hızlı yayılan, karmaşık yapıda ve zararlılar.  SİBER SALDIRILAR NASIL DEĞİŞTİ?   Virüsün bulaştığı bir sistem ya hiç açılamaz oluyor ya da içerisindeki verilerin ciddi bir bölümü erişilmez oluyor. Daha  sonra da verilen süre içinde bir fidye ödenmesi talep ediliyor. Bu fidye ödendiğinde şifrelenen ve erişime engellenen verilere  yeniden erişmenizin garantisi olmadığı gibi, bitcoin ile talep edilen ödemelerin miktarları da birkaç bin liradan başlıyor.  Oysa, eskiden virüslü bir sistemi temiz bir işlerim sistemi ile açmak, güncel bir anti virüs yazılımıyla virüs taramasından geçirmek ve bulunanları temizlemek yeterli oluyordu. Saldırıların bu boyuta gelmesinin en başta sigortacıları endişelendirmesi normal. Ne büyüklükte olacağı önceden kestirilemeyen bu siber saldırıların çeşitli sebeplerle engellenemedikleri durumda ne gibi bir maliyet ortaya çıkacağını bilmek en doğal hakları.  Lloyd’s bunun için, risk modelleme şirketi Cyence ile ortak çalışmış. İncelenen modelde bir bulut hizmet sağlayıcısının  hack’lendiği ve dünyanın dört bir yanındaki işyerlerindeki bilgisayar işletim sistemlerine bir saldırı olduğu varsayıldı. Sigortacıların bu konuda geçmişe dönük verilere sahip olmaması, bu tahmini zorlaştıran etmenlerden birisi. Ancak çalışmada ortaya çıkan sonuç da oldukça ürkütücü.   WANNACRY’IN ZARARI 8 MİLYAR DOLAR     Mayıs sonunda gerçekleşen ve 150’den fazla ülkede 230 binden fazla bilgisayara bulaşan WannaCry saldırısı, İngiltere’de  Ulusal Sağlık Sistemi’ni (NHS), İspanya’da Telefonica adlı operatörü, FedEx ve Deutsche Bahn (Alman demiryolları) başta  olmak üzere birçok şirketin işlerini durdurmasına sebep oldu.    Daha sonra virüsün bir ‘kapatma düğmesi’ olduğu keşfedildi. Tesadüfen bulunan yöntemle, virüsün yayılımı durduruldu. WannaCry, şirketlere ve devletlere toplam 8 milyar dolarlık bir ekonomik maliyet getirdi.    Daha yakın zamanda, 27 Haziran’da Petya adlı zararlı yazılımın saldırısıyla karşı karşıya kaldık. Ukrayna’da 1 milyon cihazda kurulu olduğu düşünülen bir muhasebe yazılımının güncellemesine saklanan virüs, ülkedeki birçok bilgisayarı ele geçirdikten sonra dünyaya yayılmaya başladı. Sonraki gün, Ukrayna, virüsü durdurduklarını açıkladı. Cyence’e göre, bu  saldırının da 850 milyon dolar zarar verdiği düşünülüyor.

TRAFİK SİGORTALARINDA ARTI TEMİNAT DÖNEMİ BAŞLADI.

 TRAFİK SİGORTALARINDA ARTI TEMİNAT DÖNEMİ BAŞLADI.       Yeni düzenleme ile Nisan ayında başlayan trafik sigortalarındaki AZAMİ  fiyat uygulaması sonrasında sigorta şirketlerinde zor dönemler başladı. Bir türlü trafik sigortalarında uyum sağlanamadı gibi birde artık sigorta şirketlerinden trafik sigortası kesilemez oldu.Sigorta acentelerinin kanayan  yarası haline gelen trafik sigortaları,acenteleri zor duruma sokmaya başladı.      Üst üste yapılan şikayetler her ne kadar da fayda etmediyse, sigortaları çıldırtma noktasına getirdi.Acentelerin trafik sigorta teklifi fiyatı verip, onay aşamasında hata vermesi acenteleri dahada zor duruma sokamay başladı.Her ne kadar sigortalılara anlatılmaya çalışılsada bu durum artık daha da çok çıkmaza girmeye başlamıştı.Üstüne bir de kredi kartına taksitlendirme kaldırılınca, acenteler iyice çıkmaza girmeye başladı.      Acenteler artık isyan etmesi noktasına gelmeye başladı ve bu durum sigorta şirketlerini biraz da olsa harekete geçirmeye başlattı.Fiyatlandırmalar yavaş yavaş oluşmaya başladı.Sigorta şirketleri trafik poliçelerini kesmeye başladırlar.Bu durum Sigorta acentelerini biraz da olsa rahatlamaya başladı.Ancak halen trafik sigortaları ile ilgili bazı sigorta şirketleri poliçe yapmamaya devam etmektedir..     Nasıl olduysa ,birden trafik sigortaları ile beraber ek teminatlar verilmeye başladı.Mini onarım,Hukuksal Koruma,Yol Yardım,Çekici Hizmeti, Sınırsız İhtiyari Mali Mesuliyet vb. bir sürü ek teminatlar.Örneğin trafik sigortası primi 474,00TL iken,ek tmeinatlarla en düşük 80,00TL den başlayıp, 400,00TL ye kadar artı prim ile trafik sigortaları yapılmaya başlandı.Hatta trafik sigortası ile beraber Mini Kaskolar çıkmaya başladı.    Bakalım ilerliyen günlerde acaba Trafik sigortası ve Kasko sigortası birleşecekmi...  

HİZMETLERİMİZ



  0(534)630-3739